ÇOCUKLUK ÇAĞI ÜRİNER SİSTEM TAŞLARININ TANISINDA RADYOLOJİK ALGORİTMADA SONOGRAFİK İNCELEMENİN YERİ
Üriner sistem taşları yalnız
erişkinlerde değil, bebeklik dönemi dahil tüm çocukluk çağında
görülebilmektedir. Yaşam tarzı (sedanter-hareketsiz yaşam), beslenme
alışkanlıklarının geçmişe göre farklılaşması ve uygunsuz-gereksiz D vitamini
takviyesi günümüzde üriner sistem taş hastalığının daha sık görülmesine neden
olan etkenlerken , taş hastalığı konusunda bilgi ve bilinç düzeyinin artması,
uygun endikasyonlar dahilinde ultrasonografi kullanımı ile çocukluk çağında
tanı konan üriner sistem taş hastalığı olguları da fazlalaşmıştır.
Bebeklerde taş daha çok intrarenal
iken (taşın böbreklerde yerleşik olması), büyük çocuklarda üreter taşları daha
ön plandadır. Üriner sistem taşları, 10 yaşın altında erkek çocuklarda, 10
yaşın üzerinde ise kız çocuklarda daha sık görülür. Ailede taş öyküsünün
varlığı önemlidir ve hastaların %12-68’inde ailede taş öyküsünün mevcut olduğu
görülür. Çocuk hastaların yaklaşık üçte biri asemptomatiktir ve başka
nedenlerle yapılan ultrasonografide tesadüfen tanı alırlar.
Üriner sistemde taşlar yetersiz sıvı
alımı, ishal nedeniyle sıvı kaybı ve sıcak mevsimlerde çıkarılan günlük idrar
miktarının azlığı, hareketsizlik, idrar akımını bozan anatomik anormallikler (
hidronefroz, üreteropelvik bileşke darlığı ve vezikoüreteral reflü gibi ),
idrar yolu enfeksiyonları, idrarda taş oluşturan kristallerin yüksek oranda
bulunmasına neden olan metabolik hastalıklar gibi nedenlerle oluşabilmektedir.
Üriner sistem taşı saptanan her
çocukta altta yatan nedenler araştırılmalı ve saptanan kökensel ve
kolaylaştırıcı nedenler ortadan kaldırılmalıdır.
Taş şüphesi olan çocuklarda radyolojik değerlendirmenin amacı, tanıyı doğrulamanın yanında taşın lokalizasyonunu, üriner obstrüksiyonun (tıkanıklığın) var olup olmadığını, varsa derecesini ve üriner sistemde taş gelişimini kolaylaştıracak anatomik nedenlerin var olup olmadığını belirlemektir. Üriner sistem taşlarının tanısında radyolojik algoritmada genellikle ilk seçenek olarak ultrasonografiden yararlanılır. Bu inceleme taşın yerleşim yerini, büyüklüğünü, tıkayıcı olup olmadığını, obstrüksiyon derecesini, mesanenin durumunu ve varsa eşlik eden anatomik bozuklukları saptamada radyasyon içermemesi, kolay uygulanabilir ve tekrarlanabilir olması nedeniyle tercih edilen ilk seçenektir. Ultrasonografinin dezavantajı olarak da uygulayıcılar arası farklılıkların olabilmesi ve üreterde (kanalda) lokalize olan taşların (özellikle üst uç ve alt uç dışındakilerin) teknik nedenler ve barsak gazlarının oluşturduğu görüntü kirliliği nedeniyel görüntülenememesi sayılabilir.
Yorumlar (0)
Yazıya ilk yorumu siz yazarak düşüncelerinizi diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.